Sorular mı cevapları doğurur,cevaplar mı soruları?



    Gün bitip herkes köşesine çekilince yeni bir gün başlar benim için.Sessizliğin hakim olduğu ortamda,belki yalnız kalmamak için belki de sırf havaya girmek için şarkıdan şarkıya atlarım.Bir yazıyı yazarken değişik müziklerle, değişik düşüncelere dalarken, değişik hislerle zamana bırakıyorum kendimi.

   Aslında hepimiz zamana bırakıyoruz kendimizi.Bazen bir yıl öncesine, bazen bir gün öncesine... Hatta ve hatta bir dakika öncesine özlem duyabiliyoruz.Güzel günleri,güzel insanlarla geçen zamanları arıyoruz.Keşke o zaman fark edebilseydim da uzatsaydım o anı diyoruz.

 
 Geçmişe özlem duyduğumuz kadar geleceğe de duyuyor muyuz dersiniz?Gelecek güzel olacak mı?Mutlu musunuz veya olacak mısınız? Sonunu,cevabını bilmediğiniz bir şeye başlamak ister miydiniz? Susturmaya çalıştınız mı içinizdeki sesi,beyninizdeki düşünceyi?Her şeyi boşvermek istediniz mi?Ya da akışına bırakmak diye tabir ettiğimiz iç rahatlatıcı cümleyi kurarak başka sorulardan kaçtınız mı?

   Kaçtınız mı diyorum çünkü aslında hepimiz kaçıyoruz bir şeylerden.Duyduklarımızdan,duyacaklarımızdan veya yeni sorulardan.Cevap vermek yetmiyor.Yeni sorularla boğuyoruz veya boğuluyoruz.Soru sormaya başlayınca bir paradoksun içinde buluyoruz kendimizi.Bitmeyen sorularımız var cevaplarıyla tatmin olmadığımız.Tatmin olana kadar farklı şekillerde sorduğumuz cinsten.Soruların barındırdığı duygular zorluyor belki de cevapları.Bazen merak bazen şüphe barındırıyor içinde.

   Kolay şeyleri bile bile zorlaştırmaya çalışıyor gibiyiz.Sorular ve cevaplar dedim.Bununla ilgili bitireceğim.Keşke diyorum cevabından emin olduğumuz sorudan başlasaydık test sınavları misali.Belki o zaman bu kadar soru yerine elimizde cevaplarımız, kafamızda huzur olurdu.

  Doğru soruya doğru cevabı vermeniz dileğiyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

26.05.2014

6.3.17

İçi rahat